Her gün yaşatmamız, büyütmemiz gerekirken ihmal edip diğer tüm duygular gibi kapitalizmin kucağına ittiğimiz bir gün bugün.

Kendi küçük bir kelime anlamı sayfalarca kendi kısa yarattığı ihtişam uçsuz bucaksız. Sevgi…!

Hangi birinden başlayıp hangisinde sonlandıralım ki anlatmayı; kör bir annenin kokusundan tanıdığı yavrusuna sarılışından sağır bir bebeğin annesinin dudaklarını okumasına, anne ceylanın yavrusunun önünde set olmak için kendini timsahın önüne atışından, şehit anasının henüz öpmeye koklamaya doyamadığı oğlunun tabutundaki çaresizliğine…Umutsuz aşka düşmüş fakirin zengin sofrasında meze olmasından işsiz bir adamın kendini sarayda hissettiren evindeki kadınını için akşam yüzüne bakıp elini tutup umut satacağı bir dala tutunmak için attığı adımlara mı ?

Sabah çisesinde ıslanmış ayaklarıyla tüm gücüyle elindeki makasını çay tamisine vuran kadının emeğini kahvede okey oynayan kocasına armağan etmesinden, küçük yaşta henüz anlamını bilmediği duyguları yaşayamadan elin koca koca adamlarına yollanan çocuk gelinlere, evinin nafakası için buzlu yollarda kamyonun lastiğini yaparken donarak ölen emekçi şoförlerden, çocukları için her türlü şiddete göz yumup nihayetinde kendisinin katili olacak kocasının kafasına sıkıp öksüzlerini ardında bırakarak elinde kelepçeyle mahpus damlarına düşen acılı anneye, yıllarca emek verdiği çocuklarının 60’ından sonra yük görüp huzurevine yolladığı gözü yaşlı anne/babadan, doğurup sorumluluğundan kaçtığı çocuklarını cami damlarına terkeden anne/babaya..

Diyeceksiniz ki bu sevgi günü değil sevgililer günü, aşk günü.

Aşk değil mi ki; yerine göre anne, baba, kardeş, arkadaş, dost. Aşk bir erkeğin kadına bir kadının erkeğe bakışımıdır salt ya da birçoğu gelip geçici heves midir tümden? Elbette siz yine de bugüne hapsettiğiniz sevdikleriniz için akşam eve giderken kapitalizmin yoluna çiçekler döşeyin; bir kuyumcunun gönlünü yapın ya da bir köşe başı çiçekçinin evine mutlu gitmesine vesile olun ama bilin ki aslolan kalıcı sevgiler hep yanı başınızda ve en cömert en ucuz en kısa cümlelere anlık bakışlara gebe bir halde sizi beklemektedir.

Diyeceğim o ki;

Sevin, sevilin, sevginizi gösterin, hissettirin ama bunu bir tek güne bir tek kişiye indirgemeyin ve öyle sevin ki bulaşıcı bir hastalık gibi yayılsın tüm topluma her gülüşte her kucaklamada her bir kelimenizde her bir bakışınızda titresin dünya çünkü hayat sevip paylaştıkça güzel.

PAYLAŞ
Önceki İçerikDilek Özçelik
Sonraki İçerikBaştan Sona

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here