Evrim Kepenek
 

“Şu Lazlar’ın termuni Hemşinli yemez oni, Hemşinli’nin her zaman bal dolidur kovani” türkü böyle başlıyor ama bilmiyoruz, gerçekten öyle mi?

Hemşinliler kimdir? Nerelerde yaşarlar? Ne yer ne içerler?
“Karadeniz’in en gizemli halklarından biri Hemşinlilerdir” demek çok mu iddialı olur?
Hiç sanmıyorum.

Çünkü Hemşinlileri anlatan tarihlerine ışık tutan araştırmalar ne yazık ki çok fazla değil.
Kuşkusuz, kendisini Hemşinli olarak tanımlayanların üzerinde düşünmesi gereken mevzulardan biri de bu. Hatta bölgede kültür ve halk bilim araştırmaları yapanların da görevlerinden biri dersem ukalalık mı yapmış olurum? UNESCO’nun kaybolmaya yüz tutmuş diller arasında gösterdiği Hemşince, kayıt altına alınmayı, sonraki kuşaklara aktarılmayı hak edecek derecede güzel ve değerli, tüm diller gibi.

Peki tüm Hemşinliler Hemşince konuşuyor mu?
Hemşinliler, kendilerini Ermeni olarak mı Türk olarak mı tanımlıyor? Yoksa, kendilerini sadece Hemşinli olarak mı tanımlıyorlar?

İşte bu soruların yanıtlarını aramak için Ermenistan’dan Türkiye’ye gelen bir halk bilim araştırmacıyla tanıştıracağım sizi: Erivan Üniversitesi profesörlerinden Lusine Sahakyan.

2010, 2011 ve 2012 yıllarının yaz aylarının tamamını bölgede geçiren Sahakyan, Hemşince duaları, ezgileri kaydetti. Eski yer isimlerinin kök yapılarını inceledi. Araştırmalarının sonucunu, “Hamşen (Hemşin) Yer İsimleri” isimli kitapla okuyucuları ile paylaştı.

Lusine Sahakyan hakkında
Yerevan Devlet Üniversitesi Doğu Bilimleri Fakültesi Türkoloji Kürsüsü’nde doçent. Türk Dili ve Edebiyatı alanında ve bilimsel çalışmalara dair Tarihi Demografi, Osmanlı İmparatorluğu’nda yürütülen etnopolitika ve yer isimlerine ilişkin dersler veriyor. Aynı zamanda 2008’den itibaren Yerevan Devlet Üniversitesi Ermeni Araştırmaları Enstitüsü’nün Ermeni Osmanl İlişkileri Araştırma Merkezi yöneticisi. “Hamşen (Hemşin) Yer İsimleri” kitabından önce, iki monografisi yayınlandı; “XVI Asır Osmanlı Tahrir Defterlerinde Yüksek Hayk’ın Babert, Sper, Derjan Sancaklarının Yer isimleri ve Demografisi” ve “Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Cumhuriyet Türkiye’sinde Yer İsimlerini Türkleştirme Politikası” Tarihi Ermeni demografisine, Ermeni yer isimlerine ve Hemşinlilerin (Hamşentsi) tarihine ilişkin makaleler yazmaya devam ediyor.

 

 

 

 

Sahakyan gözlemlerini de, “Geçmiş ve Günümüzde Önemli bir Kavşak: Hemşin” ismiyle belgesele aktardı. Belgesel, 2 Aralık 2012’de Hollywood’da “PREMIERE at 15th Annual Arpa International Film Festivalinde “Hakikati görmek ve onu söyleyebilme cesareti olduğu” referansı ile Armin T. Wegner ismiyle İnsanseverlik baş ödülünü kazandı. Sahakyan’la Hemşin üzerine yapmış olduğu araştırmalar üzerine konuştuk.

Hemşinlilerle ilgili kısa bir tarihsel bilgi aktarır mısınız?

Bildiğimiz gibi XVIII. asırda Hamşen Ermeni nüfusunun İslamlaştırılması sonrasında Hemşinlilerin bir bölümü asıl Hamşen’i (günümüzde Rize’nin Çamlıhemşin, Hemşin ve Çayeli ilçelerinin bir bölümünü kapsıyor) terk ederek Hopa ve Borçka ilçelerine (Artvin’e) yerleşmişler, diğer kısmı geleneksel bölgelerde kalmış. Hıristiyanlığını koruyan kesim ise Karadeniz’in güney-doğusuna dağılmış, devamında da yani XVIII. asrın sonunda ve XIX. asrın başında kuzey-doğu sahilleri (Rusya) ve Doğu Ermenistan’a göçmüşler.

Peki, Hemşinlilerle ilgili araştırma yaparken kimlerle görüştünüz? Nerelere gittiniz?

Aralarında aydınlar ve köylülerin de bulunduğu çok sayıda Hemşinliyle görüştüm. Artvin’in Hopa İlçesi, Kemalpaşa (Makriyal) beldesinde ve Ardahan İli’ndeki Bilbilan Yaylası’nda diyalektoloji alanında saha çalışması yapma olanağı da buldum. Buralarda, yaşlı Hemşinlilerden (Hamşentsi) Ermenicenin Hamşen lehçesinde söylenmiş, asırların derinliklerinden gelen, yöreye özgü ezgiler, öykü ve masallar kaydettim.

İlk gözlemleriniz neler?

Söz konusu ilçelerdeki Hem­şin­lilerin bir bölümü, çevrelerinde konuşma dili olarak Ermenice’nin Hamşen lehçesinin korunuyor olmasından etkilenerek, Ermeni kökenli oldukları gerçeğini kabulleniyor. Bu kabullenişin kaynağında, Hopa ve Borçka ilçelerinde Hemşinliler arasında Marksist ve ateist fikirlerin yaygın olması, Türk İslam etkisine karşı yerel kültürünü savunma işlevi de gördüğünü düşünüyorum.

“Hafızadan silemediler”

Peki, kendilerini Türk veya sadece Hemşinli olarak tanımlayanlar yok mu?

Kendilerini Türk olarak kabul eden, kökenleri hakkında kendi aralarında konuşmaktan ısrarla kaçınan ve en makul ihtimalle kendilerini Homşetsi (Hemşinli)diye adlandıranlar mevcut. Ardaşen’in Oce köyüne, Rize’nin Çamlıhemşin ve Çayeli ilçelerine de gittim. Hemşinlilerin etnografik, demografik ve folklorik malzemelerini, kendi dilinde günümüze kadar muhafaza edilmiş çok sayıda Ermenice kelimeleri, yer isimlerini, hatta duaları kaydettim. Ardeşen’in Oce köyünde ve Rize’nin Çamlıhemşin İlçesine bağlı Makrevis, Kuşiva, Tap (yeni Çat), Yeğnovit (Elevit) köylerinde, Gito (Kito) ve Cerovit/Crhovit (Ambarlı) yaylasında ve Çayeli ilçesine bağlı Senoz vadisinde bulunan Cutinç köyünde saha çalışmalarında bulundum. Rize’de yaşayan ve geçmişte zorla İslamlaştırılıp Türkleştirilen Hemşinlilerin genç kuşakları, atalarının ana dili Ermenice ve Ermenice’nin Hamşen lehçesini unutmuşlar hatta Ermeni kimliğini kaybetmişler. Ancak, yaşadıkları yerleşim birimleri için hâlâ büyüklerinden kalan Ermenice eski yer isimleri ile mikro yer adlarını, bitkilerin, ağaçların isimleri ve günlük yaşama ilişkin kelimeleri kullanmayı sürdürüyorlar. Bunlar, dilbilim tarihi, diyalektoloji açısından çok değerli ve önemli dil belgeleridir.

Bildiğim kadarıyla sadece Hopalılar anadilleri olan Hemşinceyi konuşabiliyor…

Hopalı Hemşinliler’den farklı olarak, ana dilini unutarak Türkçeyi benimseyen Rizeli Hemşinliler için durum tamamen farklı. Çünkü burada Türkleşmenin izleri çok daha derin. Aralarında Ermeni kökenlerini inkâr etmeyenler bulunmakla birlikte, artık kendilerini tamamen Türk sayanlar da var. Türk boylarından gelmiş olduğu fikri de bu bölgede bir hayli yaygın. Marksist ideolojiye yatkın olanlara az da olsa burada da rastladık. Ancak kendilerini Türk değil, sadece Hemşinli sayanların mevcudiyetini de unutmamak gerekir.

“Hamşen (Hemşin) Yer İsimleri” isimli kitabınıza gelecek olursak.

Altın arayıcıları manastıra zarar verdi
Çamlıhemşin’e bağlı Gito (Kito) yaylasında Hemşinli yaşlı bir ninenin ağzından eski bir dua kaydettim. Duanın kelimeleri yerel lehçe etkisiyle ve bence gizli kodlar gibiydi, ancak duayı okurken nine çok belirgin bir şeklide “tsavı dani, surbı dani” (“ağrını alsın, İlya götürsün”) sözlerini dedi. Ben çok şaşırmış ve heyecanlanmıştım. Ermenilerle meskûn olan Yeğnovit / Elevit (Yaylaköy) köyüne gittik. Günümüzde yazlık sayfiye (yayla) merkezine dönüşmüş durumdadır. Ermeni kaynaklarındaki bilgilere göre Yeğnovit, XV.-XVI. yüzyıllara kadar ruhanî kültür ve Ermeni yazım merkezlerinden biri olarak ünlüydü. Khaçik hor/ Khaçekar manastırın yıkıntıları, Elevit Köyü’nden öteye, Cagat (yani Çakat-alın) Dağı istikametinde bulunan yüksek bir tepe üzerinde bulunmaktadır. Yerleşim yerinden 45 dakika yürüyerek tepeyi tırmandık ve acı manzarayı gördük. Manastırın sadece temeli kalmıştı. Sağa sola dağılmış kesilmiş taşlar ve otların örtmüş olduğu çeşme yalağı veya Hemşinlilerin diliyle avzon (Erm. avazan/havuz). Yer yer kazılmış çukurlar da bulunuyordu. Yerel halkın anlattığına göre değişik yerlerden gelenler altın aramak maksadıyla manastır ve çevresine zarar vermişler. Temellerinden kalanın ölçütlerinden, Khaçik Hor manastırının hayli büyük bir yapı olduğu anlaşılmaktadır.

Kitap üzerinde bir yıldan fazla çalıştım. Üç dilde, Ermenice, Türkçe ve Rusça olarak yayınlandı. Kitabımda etimoloji incelemeler saha çalışmaları esnasında kaydettiğim Hamşen mikro yer isimlerinin bir kısmını sunuyorum. Umarım yakın zamanda Hamsen’e ilişkin daha büyük araştırmamı bitirip saha çalışmaları sırasında topladığım tüm bilgilerle yayınlarım. İlk defa olarak bu kitapta bilim dünyasına sunulan yüz kadar mikro yer ismi, yukarıda belirtilen bölgelerde kaydedildi. Kelime deformasyondan dolayı ilk bakışta yabancı, hatta anlamsız olduğu düşünülen yer adları da mevcut, bunlar aslında ses ayrılıklarına rağmen, yerel şive veya farklı söyleyiş şekilleri ile örtülü Ermenice kelimelerdir. Kelime-anlamsal incelenmesi sonucunda bu yer isimlerinin Ermenice kökenli oldukları, içlerinde arkaik ve daha yakın dönem Ermenice kökler bulundurdukları, Ermenicenin Hamşen lehçesine özgü telaffuz şekillerini korudukları ve Türkçedeki ses uyumunun belirli etkisi altında kaldıkları tespit edildi. Ermeni dil biliminin en büyük uzmanlarından Hraçya Acaryan Hemşinlilerin kullandığı dili, Ermeni lehçelerinin batı grubuna mensup Hamşen lehçesinin özgün şivelerinden sayıyor. Hraçya Acaryan, Hemşinlilerin konuştukları dili tarif ederken “içinde Grabar, yani Eski Ermenicede kullanılmış olan ve hiçbir lehçede rastlanmayan çok nadir kelimeler barındırdığını”vurgular.

Ermenice kelimeler neden değişime maruz kaldı?

Bölgeye sonradan yerleşen Türk boyları da yeni yer adlarını ya beraberlerinde getirmiş ya da mevcut olan bu adları kendi dil özelliklerine göre yeniden düzenlemişler. İleriki asırlarda ise Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti iktidarları, Rize Kazası’na bağlı köylerin adlarını, bazı istisnalar hariç, bütünüyle değiştirmiş. 15 Aralık 1913’de Vilayet Umûmî Meclisince hazırlanan Rize kazası ve nahiyeleriyle ilgili eski ve değiştirilmiş adların listesi Türkiye Başbakanlık Arşivi’nde bulunuyor. Bu arada, Hamşen nahiyesinin adı da değiştirilmiş. 5 Ocak 1916’da ise Enver Paşa’nın ülkede Ermeni, Rum, Bulgar ve diğer gayri-müslimlere ait yer isimlerinin değiştirilmesine ilişkin emri üzerine 3 Temmuz 1916, Trabzon Valiliği, Samsun’dan Artvin’e uzanan bölgedeki köylerin eski ve yeni adlarını içeren 23 sayfalık bir liste hazırlamış. Hamşen Ermenileri etnolojisinin en değerli uzmanlarından, Trabzon’un Küşana Köyü doğumlu ünlü etnograf-folklorcu B. Torlakyan, zamanında konuyla ilgili olarak “Hamşen yöresinde ve ardından da Pontus’ta Hamşen Ermenilerinin kurmuş veya ikamet etmiş oldukları tüm bölgeye yayılan dağınık yerleşim birimlerinin adları Türk hükümetlerince ya tamamen değiştirilmiş, ya da öylesine tahrif edilmiş ki, buralarda Ermenilikten en ufak bir iz dâhi kalmamıştır” diye yazmış. Bununla beraber, yapmış olduğumuz kayıtlardan anlaşıldığı üzere yönetimler, bütün gayretlerine rağmen, asırların derinliğinden gelen yer isimlerini, özellikle de mikro yer adlarını Çamlıhemşin, Hemşin ve Ardaşen ilçeleri sakinlerinin hafızasından bütünüyle silmeyi başaramamışlar. (EK/HK)

PAYLAŞ
Önceki İçerikEtnik Bir Kimlik Olarak Hemşinliler
Sonraki İçerikAsiyem

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here